Yaşam alanlarının dekorasyon ve yenilemeden önceki ve sonraki hallerini karşılaştırdığımız Önce & Sonra dizimizde bugün İspanya'ya kadar uzanacağız ve A54Insitu isimli tasarım firmasının yeniden yarattığı dubleks bir eve konuk olacağız. Ancak yeniden yaratmak denilince aklınıza hemen öyle büyük değişimler gelmesin: Bazen küçük dokunuşlar her şeyi değiştirmeye yeter. Mesela dağınık bir salonu yalnızca mobilyaları değiştirerek baştan yaratabilir, sıradan ve geleneksel bir mutfağa dolapların bir kısmını boyayarak çağdaş bir görünüm kazandırabilirsiniz. Nasıl mı? Tıpkı bu başarılı değişim projesinde olduğu gibi!
Yenilenen ev turumuza evin en önemli yaşam alanlarından biri olan mutfakla başlayalım dedik. Mutfağın eski hali de aslında oldukça şık bir şekilde dizayn edilmiş. Ahşap mutfak dolaplarının dokusu ve endüstriyel metal malzeme ve mobilyalarla uyumu özellikle dikkat çekiyormuş. Ama yine de bu temiz ve şık mutfakta eksik bir şeyler var ve bu yüzden biraz sıradan görünüyor değil mi? Ufak dokunuşlarla mutfak sıradanlıktan kurtulabilir ve kusursuz bir dekorasyona sahip olabilir.
Dediğimiz gibi evlerin yenilenmesinden söz edildiğinde aklımıza hep büyük ve köklü değişimler geliyor; oysa iyi durumdaki yaşam alanları da ufak dokunuşlarla bambaşka bir görünüm ve atmosfere sahip olabilir. Mutfağı yeni hali için yeniden yaratmadan önce de mutfağın sağlam ve yeni ünitelerini boşu boşuna baştan sona değiştirmek yerine ufak ve modern dokunuşlarla mekanı sıkıcıktan kurtarmak, ona yenilik ve tazelik katmak, konfor sağlamak ve zamanın ötesinde bir dekorasyon yaratmak hedeflenmiş. Dolayısıyla mutfaktaki çoğu mobilyaya dokunulmadan yalnızca birkaç değişiklik yapılmış. Bunlardan biri mutfak dekorasyonlarında son trendlerden biri olan çift renk mutfak dolabı tasarımıyla alanı genişleten ve ferah bir atmosfer yaratan bir değişim: Mutfağın eski halinde alt mutfak dolaplarıyla aynı renkte olan üst dolapların renginin değiştirilmesi ve mekana aydınlık ve ferah bir doku katan beyaz renk kullanılması ve buna uyumlu olarak değiştirilen ve yine beyaz tercih edilen mutfak tezgahı.
Salonda ise mutfağın eski halinden daha farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Bu yaşam alanının değişmesi gerektiği konusunda eminiz ki herkes hemfikir olacaktır. Karmaşık dekorasyon ve mobilyalar yüzünden bir hayli dağınık ve anlaşılmaz bir görünüme sahip olan salonun dekorasyonu yenilerek potansiyeli ortaya çıkarılmış.
Yeni dekorasyon ise son derece çağdaş ve minimal dokunuşlar taşıyor. İskandinav tarzının başarılı bir örneği niteliğinde olan salonda halının modern desenleri ve gri, sarı ve turkuaz renklerinin ölçülü kullanımı ilk dikkat çeken unsurlardan biri. Gri tonları salonun geri kalanında da öne çıkıyor. Konforlu köşe koltuk, ikili orta sehpa ve odanın genel ortamına uyumlu bir şekilde yeniden boyanan gri duvarlar salondaki ahşap mobilyalarla harmanlanıyor. Odanın yerleşiminde ise genel olarak pek gözle görülür bir değişiklik yapılmasa da, mimariye çok daha uygun mobilyalar seçilerek dağınık ve karmaşık görünüm yok edilmiş.
Yazının başında da belirttiğimiz gibi yenileme projesinin uygulandığı ev, dubleks bir yapıya sahip. Bu fotoğrafta ise üst kattaki yatak odası ve terasa çıkan merdivenleri görüyoruz. Minimalist ve İskandinav tarzlarının tam ortasında duran bu merdiven tasarım açısından oldukça estetik ve fonksiyonel. Merdivenin altında kalan tüm boş alan depolama alanı olarak kullanılmak üzere dolaba dönüştürülmüş.
Yatak odasının yenilenmiş halinde ise tasarımcıların yatağın arka kısmında kalan cepheyi duvar kağıdıyla kapladığını görebiliyoruz. Dikine çizgilerden oluşan bu duvar kağıdı hem samimi ve canlı bir doku katıyor hem de küçük odayı derinleştiren bir etkiye sahip. Yaşam alanı bir yatak odasından beklenen tüm ihtiyaçları karşılayacak ve kalabalık ve boğucu bir atmosfer yaratmayacak şekilde dizayn edilmiş.
Teras alanı da malzeme ve iç mimari tasarım açısından yenilenmeye ihtiyaç duymayan bir yaşam alanıymış; duvarlar tavan ve diğer yapı malzemeleri son derece sağlam ve estetik görünümlerini de koruyorlar. Bu yüzden tasarımcılar da burada yalnızca dekorasyona yoğunlaşmışlar ve mimari açıdan hiçbir şeyi değiştirmemişler.
Fotoğrafta da gördüğümüz gibi,yalnızca mobilyalarla bir yaşam alanını tamamen farklı bir görünüme kavuşturmak mümkün. Terasın önceki hali o kadar karmaşık ve dağınıktı ki beyaz tuğla duvarların güzelliği çok geri planda kalıyordu. Oysa düzenli ve şık bir yemek alanıyla boş alanlar azalsa da çok daha ferah bir yapı elde edilmiş ve üstelik teras çok daha kullanışlı bir yemek alanı haline getirilmiş.